Anlaşılmaz kağıtları bize öğreten, Iki elimizle sayamadığımız nice sayılar ile çözülmez problemleri bize çözdüren öğretmenlerimiz. Öğretmenlik mesleği dünyanın en kutsal mesleğidir bana göre. Ve insana harcanan zaman dünyanın en değerli zamanıdır. Belki o küçücük yaşlarda bunu farkedemeyiz ama yıllar geçtikten sonra öğretmenlerimizin bizim için ne kadar değerli olduğunu anlarız. Peki bir öğretmen emekli olmadan önce ne yapar? Sabah kalkar, okuluna gider, öğrencilerine ders verir. Öğrencileri ile teneffüslerde vakit geçirir. Öğrencilerinin sorunlarını dinler ona nasihat ve tavsiyelerde bulunur. Evet öğretmenlerimiz nice öğrenciler yetiştirdikten sonra emekli olup bu kutsal davanın bayrağını gelecek nesillere devrederler. Peki bir öğretmen emekli olduktan sonra ne yapar? İlk aklınıza gelenlere tercüman olayım. Sabah kalkar çayını yudumlar ve gazetesini okumaya başlar. Öğleye doğru hava güzel ise çıkar bi hava alır. Arkadaşları ve dostları ile görüşür. Torunu varsa torunu ile vakit geçirir. Akşam haberleri vs derken günü bitirir. Amerika da 2400 tane bilim merkezi vardır. Ve bu merkezlerde genellikle gönüllüler çalışır. Gönüllü deyince Öğrenciler geliyor değil mi ilk olarak aklınıza hayır yanılıyorsunuz. Hemen hemen her bilim merkezinde genellikle emekli öğretmenler bulunur. Ve çocuklarla, gençlerle adeta öğrencileri gibi ilgilenirler. Aynı durum kütüphanelerde, okuma salonlarında, sanat atölyelerinde vb yerlerde devam eder. Öğretmenlik yaşamın sonuna kadar aktarılabilecek bilgi dolu hazineler saklarken bizim öğretmenlerimiz o maden de kazı yapmaya devam etmiyorlar. Okullarda ders verirken vaktinizi boşa geçirmeyin, kahvehanelere takılmayın, kumara vb kötü alışkanlıklara bulaşmayın diye bize ikaz da bulunan öğretmenlerimiz bugün kahvehanelerde, okey salonlarında vakitlerini boşa geçirmiyorlar mı, kumara bulaşmayın diyen öğretmenlerimiz bugün iddaa bayilerinden , şans topu, sayısal vb oyunların oynandığı yerlere gitmiyorlar mı? Öğretmenlik mesleği ve onuru yaşam sonuna kadar devam etmeli ve etmelidir. Beni yetiştiren , benim bugünlere gelmemi sağlayan öğretmeni bu durumlarda gören bir öğrencinin gözünde artık o öğretmen mazi de kalmış bir gurur duyacağı tablodan ibaret kalır. Evet sevgili öğretmenlerimiz gençlerin sizlere kahvehanelerde değil, okey salonlarında değil, şans oyunlarının oynandığı yerlerde değil sizlere kütüphanelerde, okuma salonlarında, kültür merkezlerinde, kültürel ve sanatsal kursların verildiği merkezlerde ihtiyacı var. Nasihatlerinze, birikimlerinize, tecrübelerinize tatlı sohbetlerinize ihtiyacı var. Yaşlıların gideceği yerler sadece huzurevleri ve parklar değildir. Kütüphaneler, Okuma salonları, Eğitim yerleri herkes içindir buralara tek bir kişi davetiye beklemeden gelmelidir o da emekli öğretmenler, eğitimciler. Size bir fidan halinde sunulan çocukluğumuzu sizler yeşerttiniz, olgunlaştırdınız şimdi ise hepberaber meyvelerini toplama vaktidir. Ağaca meyvesi için bakılır. Bu kadar emek bu kadar çaba çürük meyveler için olmamalı değil mi. İşte bu noktada emekli öğretmen ve eğiticilere çok büyük sorumluluk düşmektedir. Hala olgunlaşmayan piyasa da çok meyve var. Ama bu meyveler ya yeterli ışık almadığından ya da çeşitli nedenlerden dolayı olgunlaşamamış olabilir, çürümek üzere de olabilir ama hala vakit varken kurtarılacak o kadar meyve varken hepberaber gençliğimize sahip çıkalım, gençlerle beraber kitaplar okuyalım, beraber konferanslara, seminerlere katılalım onları dinleyelim, onları anlamaya çalışalım. Anlaşılmaz kağıtları bize anlatan öğretmenlerimiz hayatımızda anlam veremediğimiz, içinden çıkamadığımız dertlerimize derman olabilirler değil mi ? Çözemediğimiz o kadar problemi bize bu kadar kolaymıymış dedirtecek kadar anlayacağımız şekilde çözüme kavuşturan öğretmenlerimiz bize yeniden sevgiyi, hoşgörüyü, vatan sevgisini ve anne babaya saygıyı öğretemezler mi. Ölümü evlerinizde değil, kahvehanelerde değil, okey salonlarında değil kütüphalerde bekleyin, okuma salonlarında bekleyin, kültür merkezlerinde bekleyin, Bu kadar toplanacak meyveler varken evde yatmak olmaz. Gençleri bilginizle aydınlatın, tecrübelerinizle sulayın ve örnek hayatınızla onlara ihtiyacı olan ahlak köklerini uzatmalarına yardımcı olun. Ta ki hiçbir karanlık onları kapatamasın, hiçbir çöl onların yeşermesine engel olamasın ve hiçbir fare o kökleri kesemesin. Kullanmak durumda kaldığım nahoş ifadeler için tüm öğretmenlerden özür diler sevgi ve hürmetle ellerinizden öperim.
Latif bey çok güzel bir konuya temas etmişiniz. Tebrik ediyorum sizi, ancak bazı eksikleriniz var. Daha doğrusu gözden kaçan bazı ayrıntılar.
Emekli öğretmenlerin kahve köşelerinde veya bazı uygun olmayan yerlerde bulunmalarını ben de tasvip etmiyorum. Ancak emekliye ayrılan öğretmenlerin aldıkları maaşlarıyla geçinemedikleri için başka bir işte çalışmak zorunda kaldıklarından dolayı bahsettiğiniz kültürel ve sanatsal etkinliklerde boy gösterememekteler, ve okuma salonlarında zaman geçirememekteler.
Yine de yazınız çok hoşuma gitti. Tekrar tebrik ederim...