2016 yılını artık geride bırakıyor; yeni umutlarla, yeni heyecanlarla, hep birlikte yeni bir yıla giriyoruz. Öncelikle, 2017 yılının, ülkemiz, milletimiz, tüm insanlık için hayırlı bir yıl olmasını; ülkemizde ve yeryüzünde, barışa, dostluğa, dayanışmaya vesile olmasını niyaz ederim. Bir konuyu sizinle istişare etmek istiyorum. Hıristiyanların iki büyük dini bayramı vardır. Biri Noel diğeri Paskalya. Bizim bayramlar ay takvimine göre belirlendiğinden her yıl başka bir dönemde kutlanırken hristiyan bayramları sabittir. Noel daima kış ortasında, Paskalya ise baharda kutlanır. Aslına bakarsanız bu bayramların mevsimler ile doğrudan ilişkisi var. Kuzey Avrupa’da kış aylarında sadece birkaç saat süren gündüzler 21 Aralık ‘tan itibaren uzamaya başlarlar. Uzun karanlık günlerin bittiğinin gittikçe daha aydınlık günlerin geleceğinin müjdesi olan Aralık aylarının bugünlerini törenlerle karşılarlardı. Aslında Noel ya da yılbaşının ilk ortaya çıkışı Antik Roma’ ya dayanmaktaydı. Antik Roma da her yıl 17-23 Aralık tarihlerinde Tanrı satürn adına bir festival düzenlenmekteydi. Bu festival Saturnalia ismi ile anılmaktaydı. Saturnalia sınırsız özgürlük anlamına gelmekteydi. Festival boyunca insanlar istedikleri her şeyi yapabilirler fakat suç işleseler bile cezalandırılmazdı. Romalılar bunu fırsat bilip gün ışıyana kadar içerler, çıplak halde dolaşırlar ve diğer zamanlarda kabul edilemez her türlü cinsel eylemleri gerçekleştirirlerdi. Festival süresince tüm mahkemeler ve kolluk kuvvetleri kapalı olurdu. Saturnalia festivalinde bir kişi günah keçisi olarak seçilir, festival boyunca her türlü zevki tadabilmesi için sınırsız imkan tanınır fakat festivalin son günü tanrı satürn’e kurban olarak öldürülürdü. Yılbaşı akşamlarımızı bir düşünelim ve Antik Roma Dönemi ile karşılaştıralım. Ben bir fark göremiyorum. Adeta bir festival başlıyor. Ülkemiz de festival süresince devlet daireleri, kamuya ve özel sektöre ait her kuruluş kapatılıyor, personellere adeta bu festivale hazırlık yapmaları için izin veriliyor. Yılbaşı akşamları insanımız gece kulüplerinde, eğlence mekanlarında ve uygunsuz arkadaş ortamlarında bu günü fırsat bilerek sarhoş oluyor, sarhoşluğun etkisi ile çıplak halde dolaşmaya başlıyor ve kendini sınırsız özgür bilip her türlü ahlaksız eylemde maalesef bulunuyor. Aynı zamanda Devlet kanalı TRT'de yılbaşı kutlatır, milli piyangoyla kumar oynatır sonra diyanet ile de bunların caiz olmadığını söyletir. Bu sisteme son verilmeli. Peki günah keçisi nerede diye soracaksınız kurban kim diye soracaksınız? Kurban gençlerimiz, geleceğimiz ve bilinçsizliğimiz. Yılbaşı kutlamaları bitiminde acı bir bilanço ile karşılaşıyoruz. Antik roma da bir kişi kurban edilirken biz binlerce gencimizi alkol ve uyuşturucu sebebi ile köşe bucaklara hastanelere kurban etmiyor muyuz. Yüzlerce insanımızı taşkınlıkları sebebi ile cezaevlerine kurban etmiyor muyuz. Onlarca insanımızı direksiyon başına sarhoş geçmesi sebebiyle kazalarla trafiğe kurban etmiyor muyuz Ediyoruz değil mi. Peki Şimdi size soruyoruz. Hala bu festivale katılmaya kararlı mısın? Günah keçisi seçilip festival sonunda kurban edilmeye kararlı mısın?