Hasta adam dedikleri Osmanlı artık sekerat halinde son nefesini vermek üzereydi. Birinci Dünya Harbi’nde elde avuçta ne varsa tükenmiş, niceleri Çanakkale’de, Sarıkamış’ta kefenlenmiş yüz binlerce yiğit… geride gözü yaşlı analar, yetim kalmış çocuklar bırakarak toprağa girmişti. Artık eceli ile ölmeyen bu hastayı öldürme vakti geldiğini düşünen İngiliz’i, Fransızı, İtalyanı, Rus’u aylar öncesinden yaptıkları gizli antlaşmalarla Osmanlı topraklarını paylaşmaya hazırlanıyorlardı. Tüm yurtta olduğu gibi Maraş’da işgal edildi. İlk İngilizler geldi. 8,5 ay siyasetleri gereği ve getirdikleri askerlerin çoğu Hintli ve Cezayirli Müslümanlar olması sebebiyle asayişi bozacak bir olay yaşanmadı. İngilizler yıllar önce Osmanlı toprakları üzerinde araştırmalarda bulunmuş ve sonucunda Musul ve Kerkük te zengin petrol varlığını biliyorlardı. Fransızlarla yapılan antlaşma sonucu Musul ve Kerkük İngilizlere bırakılacak karşılığında Maraş, Antep ve Urfa bölgesi Fransızlara bırakılacaktı. Fransızlar önce Çukurova bölgesine geldiler. Burada Ermenileri harekete geçirerek kışkırttılar. Sözde 1894’ün intikamını size aldıracağız diye Fransızlarla bir olup yaktılar, yıktılar nice canlara kıydılar. Ali Sezai Efendi’nin kutlu çağrısı üzerine Aslan Bey ve niceleri Maraş’ a gelir. Gelecek tehlikenin farkındadır herkes. Planlar yapılır ve teşkilatlanmalar başlar. Ya Maraş kurtulacak ya da içindekiler ile beraber yakılacak fakat düşmana teslim edilmeyecek. Ermeniler tüm hazırlıkları yapmış artık Fransızları bekliyordu. Bir karşılama töreni için Prens Hırlakyan davulu ile Maraş’ı şenlendiren Abdal Halil ağayı çağırtmıştı. Ve ona yarın bir tören olacak Fransızlar geliyor ve sen davulunu onların şerefine çalacaksın deyip bir kese altın verir. Abdal Halil Ağa ‘’Bey Beeyyy. Bu bir din bahsidir. Değil bir kese altın, davulumun kasnağını altın ile doldursan gardaşlarımın bağrına çomak vurmam’’ diyerek teklifi kabul etmez ve oradan ayrılır. Fransızların gelişi ile taşkınlıklara başlayan Ermeniler şehirde huzur bırakmadılar. Sokaklarda ‘’Gün doğacak gün batacak Maraş Ermenistan olacak’’ naraları atarak gezdiler. Artık bıçak kemiğe dayanmış Maraş halkının sabır gücü kalmamıştı. Ve ilk kurşun Sütçü İmam’ın silahından bacılarımızın namusunu kurtarmak için ateşlendi. Çok çetin bir mücadeleden sonra adeta iğne deliğinden deveyi geçirmek misali bir şeydi bu. Ama iman gücüyle Allah’ın inayeti ile kurtuldu Maraş. Hemen komşu şehre yardıma koştular, oradan diğerine, diğerine derken Maraş’tan çıkan o kurtuluş kıvılcımı ile Anadolu halkının morali, cesareti ve inancı yerine geldi. Ve o kıvılcım ile Anadolu kurtarıldı. Türk'ü öldü sananların yanıldığı yerdir Kahramanmaraş…. Bugün Fransız tabyalarının kurulduğu yerden Mercimektepe’den bütün dünyaya Abdulhamid Han Camisi ile Allahu Ekber nidalarıyla haykırandır Kahramanmaraş…. Bugün bir daha cesaret etmesinler diye Ulu Camisinde sancağı ile bekleyendir Kahramanmaraş Kalesinde dalgalanan Ay yıldızlı bayrağı ile şehit ve gazilerinin emanetine sahip çıkandır Kahramanmaraş …. Dün istiklal mücadelesinde kurtuluş kıvılcımını ateşleyen Maraş, Bugün istikbal mücadelesinde yetiştirdiği değerlerle istikbal ateşini ateşleyendir Kahramanmaraş …. Bu vesile ile aziz şehitlerimizi saygı ve rahmetle anıyor kahraman şehrimizin kurtuluşunun 97. Yılını kutlarken sizleri Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyemizin hazırlamış olduğu kurtuluş bayramı etkinliklerine davet ediyorum.