Son günlerde ülkemiz insanları ellerindeki, yastık altlarındaki dolarları bozdurarak, adeta seferberlik başlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısına ses veren milletimiz hızla yükselmekte olan doların düşüşü için harekete geçti. Buraya kadar her şey güzel ve normal. Gelelim esas meseleye, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seslenişine kulak veren milletimizin bana göre esas yapması gereken daha başka görevler de var. Facebook’ta yapılan paylaşımları incelerken bir küçük yazı dikkatimi çekti. Muzenhaber.com’un editörü Sayın Murat Zencir hocamın paylaştığı yazı. Noktasına ve virgülüne dahi dokunmadan burada paylaşmak istiyorum kendisinin affına sığınarak: “Basın sektöründe görev yaptığım süre içerisinde yazdığım köşe yazılarımda sürekli milli sermayeden, yerli üretimden, yerli malı kullanmak gerektiğinden dem vurdum durdum. Ama ne yazık ki o zamanlar beni anlamayanlar şimdi birer birer bu yola doğru ilerlemeye başladılar. Buna da şükür diyorum. Öncelikli hedefimiz ürettiğimiz kadar tüketmek olmalı. Diğer bir ifade ile ayağımızı yorganımıza göre uzatmalıyız. Herkes mahallesindeki bakkalından alışverişi yaparsa, ülke ekonomisi daha da düzelir. Herşeyden önce cebimizdeki paramız ülkemizde kalır, yol, su, elektrik misali kısacası hizmet olarak bize geri döner. Ama kendi mahalle bakkalımızı kenara iter de büyük alışveriş merkezlerine akın edersek, cebimizdeki para yurt dışına çıkacağından bize bir döngüsü olmaz. Olursa da mutlak surette kafamıza sıkılan bir kurşun olarak döner. Bir tarafta cennet gibi bir vatan -ki uğruna canlar verilmiş bir vatan, diğer tarafta bu vatana göz dikmiş hainler. Karar ve tercih sizin. Her ne olursanız olun, tercihinizi ve kararınızı siz belirleyin. Aldığımız nefesin bile hesabının sorulacağı bir günün varlığına inanarak ve kendimize çeki düzen vererek, dinimize, imanımıza, vatanımıza, bayrağımıza, ezanımıza sahip çıkalım. Tercih sizin...” İşte Sayın editörümüz Zencir’in paylaştığı yazı bu şekilde. Bu yazının altına hem imzamı atıyorum hem de kalıbımı basıyorum. O kadar doğru ve güzel bir tespit ki. Ancak ben burada Sayın Zencir’in affına sığınarak biraz daha konuyu irdelemek istiyorum. Ülke olarak öncelikle bir Milli Kalkınma Politikası belirlenmeli ve bu politikaya göre hareket edilmelidir. Zaten bizim en büyük eksiğimiz; Türk Milleti olarak plansız ve programsız hareket etmemizdir. Aklımıza düşen bir şeyi hemen yapmak istememizdir. Burada insanları eleştirmek veya kötülemek maksadında değilim ama bazı çarpıklıklara değinmek istiyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısına uyarak dolar bozduran insanlarımıza bir bakalım: Ceplerinde yabancı marka sigaralar, buzdolaplarında kolalar, hafta sonları büyük alışveriş merkezlerinde gezi ve kahvaltı programları gırla gitmektedir. Güzel kardeşim, sadece cebindeki doları TL’ye çevirmekle iş bitmiyor. Aynı zamanda ekonomik yaptırım da gerekiyor. Sana sigara içme demiyorum, içebilirsin. Ancak yerli üretilen sigara dururken, sen gidip yabancı marka sigaraya para veriyorsun. Kendimize özgü yemek kültürümüz var iken, sen gidip büyük alışveriş merkezlerinde ne idüğü belirsiz hazır yiyeceklere para harcıyorsun. Yani adamların ceplerini, kasalarını dolduruyorsun, ondan sonra da doları bozdurup oyunu bozduğunu sanıyorsun. Sen adamları beslemeye devam ettiğin sürece doları bozdursan ne olur, bozdurmasan ne olur. Çocukluğumuzda söylediğimiz güzel bir şarkı vardı: ‘Yerli Malı Türk’ün malı, Her Türk onu kullanmalı’ diye. Bu konuları söylediğimiz zaman bazı kafası basmayanlar, ‘eee telefonu da kullanmayalım, bilgisayarı da kullanma o zaman’ gibisinden teranelerde bulunuyorlar. Bir insana verilecek en büyük ceza ekonomik ambargo uygulamaktır. Biz millet olarak uyanır, bilinçlenirsek ve cebimizdeki paranın kendi ülkemizde kalmasını sağlarsak, kendi ülkemizin parasını kullanır, yerli üretimi güçlendirirsek, o zaman bize ahkam kesmeye kalkan ülkeler karşımızda ‘aman efendim’ demeye başlarlar. Bilmem yanılıyor muyum? Murat Hocam’ın dediği gibi tercih sizin…