Diyanet kurumunun kaldırılmak istenmesini seçim zamanlarında sıklıkla duymaktayız. Diyanet İşleri Başkanının harcamaları, evi, arabası vs üzerinden özellikle Doğan yayın grubu eleştiriler yapmaktadır. Diyanet kelimesinden öte İslam bunlar için bir logo fobidir. Tanımadıkları İslam kelimesinden çok korkmaktadırlar. İnsan bilmediğine düşmandır. Kaldırılmak istenmesinin arkasında birkaç neden vardır.
1) Bu seçim propagandasıdır. Oy kazanmak için bol keseden atılır. Bu maddeyi dile getirenler Alevi, Marksist, Komünist, Kemalist, Ateist ve eşcinsel vs gibi kesimlerin oyuna talip olmak için seslendirilir. Bunların hangi partiler olduğunu söylememe gerek yoktur.
2) İkinci nedende Diyanetin ameli mezhep olarak Hanefi, İtikadi mezhep olarak Maturidilik çizgisinde çalıştığını, mezhepçilik yaptığını söylerler. Bu onlara göre bir kaldırılma sebebidir.
3) Üçüncü maddede Türklük İslam’ı yapılıyor. Bu ülkede Kürtler, Aleviler, Şiiler, Süryaniler, Ermeniler vs yaşamaktadır.
Birinci maddeyi açıklamaya ve ondan gelecek şüpheleri, tereddütleri gidermeye gerek yok kanaatindeyim. İkinci madde birkaç şıkta incelenebilir.
1) Diyanet işleri, Diyanet Vakfı ve İSAM yayınları incelendiği takdirde bunun böyle olmadığı anlaşılabilir.
2) Alevi-Bektaşi klasiklerini Osmanlıca aslı ile birlikte günümüz Türkçesi ile yayınlayan neredeyse tek kurumdur. Zahirilik, Caferilik, Hanbelîlik, Şafiilik ve Malikilik gibi ameli mezhepler, mezhep kurucuları, tarihleri; İmamiyye, İsmailiyye, Mu’tezile, Eş’arilik, Haricilik, Mürcie gibi İtikadi mezhepler ve kurucuları, tarihleri hakkında çalışmalar yayınlanmaktadır.
3) Modern dini akımlardan Kadiyanilik, Bahailik, Nurculuk gibi oluşumlar hakkında çalışmalar yayınlanmaktadır.
4) Kadiri, Nakşibendî, Şazeli, Rufai, Gülşeni, Bektaşilik gibi tarikatlar hakkında çalışmalar yayınlanmaktadır.
5) Yaşayan ve yaşamayan dünya dinleri ile ilgili çalışmalar yayınlanmaktadır.
6) Hangi mezhep ve tarikattan olursa olsun; o tarikat ve mezhep hakkında, modern meseleler ve İslam Hukuku, Hz. Peygamberin hayatı, O’nu anlama hakkında konferanslar ve sempozyumlar yapılmaktadır. Bu maddeleri yazının uzamaması için kısa kesiyorum. Hz. Peygamber, Hz. Ali’nin, Hac-ı Bektaş Veli’nin, Cafer-i Sadık’ın, Gazali’nin, İbn Sina’nın, Zemahşeri’nin Bediüzzaman’ın, Şiilerin, Alevilerin, Sünnilerin de peygamberidir. Demek ki Türk İslamcılığı bir safsatadır. İnsan sayısınca anlama vardır. Bu konuyu Kur’an teyit etmektedir. Rum süresi 32. Ayet ( her grup kendi elindekiyle övünüp sevinç duyar) ve İsra 17. Ayet ( herkes kendi yapısına, fıtratına göre iş yapar)yeterince izah verilmiştir.
Üçüncü madde birçok açıdan safsatadır. Eğer böyle olsaydı ne Afrika’da, ne Uzak doğuda, ne Avrupa’da, ne Orta doğuda, Ne Rusya ve Orta Asya da Diyanet faaliyet yapamazdı. Bu Kur’an’a, Sünnete, Sahabe yaşayışına, Tabiin içtihadına, Levh-i Mahfuza aykırıdır. İslam tarihinde milliyetçilik yapan tek devlet Emevi hanedanlığıdır. Ters aksetmiştir. Bunu Ömer Bin Abdülaziz düzeltmiştir. Diyanetin Türk İslamcılığı yaptığı bir tarihi karmaşadır. Tek parti dönemi okunduğu takdirde böyle bir şeyin olmadığı görülecektir. Siyaseten yapılan milliyetçilik yapılmış, zulümler işlenmiş olabilir. Ancak başta Ahmed Hamdi Akseki, Elmalılı Hamdi, Kamil Miras, Ahmet Naim gibi âlimlerin faaliyetleri, eserleri Türklük İslam’ı yapılmadığını ispatlamaktadır. Diyaneti değil tek parti döneminin ırkçılığını diyanete atfetmek yanlıştır. Türk İslamcılığı gibi bir şey Ehl-i Sünnete, İslam’a, Kur’an’a, Sünnete, İslam âlimlerine hakarettir, bidattir.
Bu iddiayı dile getirenlerin İslamcılığı ve İslami bilgileri ortadadır. Alevi kesimin oyuna talip olmak adına bu vaadi ortaya atanlar, geriye kalan organizasyonları nasıl idare edeceklerini, yerine nasıl bir kurum getirecekleri, cem evlerinin ne olacağı vs söylenmelidir. Bu ülkede her Cuma 26 milyon insan Cuma namazına gitmektedir. Şayet diyanet kaldırılmak isteniyorsa 26 milyona sorulmalıdır. Demokrasi adına kaldırmak isteyenler yine demokratik bir çözümle istatistik yapıp 26 milyona görüşlerini sormalıdırlar. Sonuçta yüzde 51 kalksın diyorsa kaldırılabilir. 26 milyonun talebi Diyanet hayırlı bir kurumdur yönündeyse demokratik olmalısınız. Aksi halde oy açlığınızı gidermek için suni tekliflerde bulunmayınız. Bu ülkede Kürtçe Kur’an meali, bir Kürt ve Şafi olan Said Nursi’nin eserleri, Caferi mezhebi ilmihalleri yayınlanıyor artık. Diyanet ve Diyanet personelinin din kardeşliği ile birlik ve beraberliği tesise yönelik çalışması elbette bazı çevrelerin ilgisini çekecektir.