Arap Baharı Batının Emperyalizmine karşı yeni bir akımdı. Yeni bir duruştu. Neticede bir kesimin asla istemeyeceği düzen gelecekti. Ancak dünyayı yöneten zalim sistem sahiplerinin pille çalışan kuklaları düzenin gelmesini engelledi. Ve her zamanki gibi her sömürü topraklarına yerleştirdikleri terör gruplarıyla ülkeleri yangına çevirdiler. Pil bitse bile, kukla merkezlerinde seri üretim devam ediyor. Kısacası Arap Baharı Araplara min feyh-i cehennem yani cehennemden gelen sıcak rüzgâra dönüştü.
Arap Baharının devamı denilemese de Kürt-Türk barış süreci kanaatimce İslam baharına dönüşecektir. Türkiye tarihinin en büyük sorunu çözüldüğü takdirde İslam bahçesinde ağaçlar tekrar çiçek açacak, fitneden rahata kavuşan insanlar tekrar ilimle iştigal edecektir. Bu gerçekleşmesin diye Kobani’de Kürt –Türk çatışması çıkarılmak istendi. Ancak başarıya ulaşamadılar. Suriye topraklarına Türkiye’nin askeri müdahale etmesini istediler ama selim akılla uzak duruldu. Şah-Fırat operasyonu bu açıdan çok mantıklıydı. Çünkü savaşa girmemiz İslam âleminin Türkiye’ye küsmesi demektir. Türkiye’nin içerisindeki problemleri aşamaması, enerjisini buraya harcamasıyla İslam nurunun doğduğu topraklar Şii-Sünni çatışmalarıyla bitecektir. Kuklalar ise çeşmelerin yönünü değiştirecektir.
Asıl mesele Kürt-Türk barışı değildir. Görünmeyen ve daha önemli mesele Hilal Haçlı mücadelesidir. Emperyalizm- mazlum mücadelesidir. Filistin için ne kadar endişeliysem, çözüm süreci içinde o kadar endişeliyim. Çünkü atılan her başarılı adım Batının hegemonyasına karşı dik duruştur. Sigaranın zararları sadece içen ile kalmaz. İçmeyenin faydası sadece kendisine değildir. Neden sonuç ilişkisi geçerlidir. Bu sebeple Kürt ve Türk milliyetçilerinin kendi çıkarlarını mülahaza etmekten çıkıp daha büyük pencereden bakması gerekmektedir. Bremen Mızıkacılarının yaygarasına kapılmadan maçı dengeli oynamak gerekiyor.
ABD’nin yaşadığı küresel güç kaybı, Çin’in hızlı yükselişi gibi nedenlerle artık bölgesel mücadeleler yapılıyor. Mücadeleler tek tek ülkelerle sınırlı değildir. Sınırlarımızın güneyinde olduğu gibi, hemen hemen her devlette ABD ve İsrail iç savaş çıkartmış, bölgeye yaymıştır. Buna Müslümanların basiretsizliği ve klon liderlerin eklenmesiyle içinden çıkılmaz bir hal almıştır. Orta doğuda her kabile kendine ait birer devletçik kurarsa şaşırmayın. Buna İran’ın tarihte olduğu gibi şimdide mezhepçilik oynayarak İslam âlemini iki kampa bölmesi de eklenebilir. İç savaşın yaşandığı her ülkede Şii-Sünni çatışması yapılmaktadır. Buna son olarak Yemen eklenmiştir. Bölgeye bakıldığında bu sorunlara ses çıkarabilecek, çözüm üretebilecek tek devlet Türkiye’dir. Türkiye’nin bölgeye el atmaması adına her yol deneniyor. Çözüm sürecinin başarısız olması için her şey yapılacaktır. İç dinamiklerinde bu sorununu çözen bir Türkiye sınırlarının dışına, İslam coğrafyasına el atacaktır. Buna yürekten inanıyorum. Bu kanaatlerime kimisi safdil, kimisi İslam milliyetçiliği, kimisi problemlerden haberin yok diyebilir. Muhakemem ve muhayyilem her zaman birleştirici unsurlardan yanadır. Kaos ne Türklerin ne Kürtlerin ne de İslam dünyasına faydası yoktur.