OSMANLIDAN BARIŞI ÖĞRENMEK‏


Bu makale 2015-03-17 07:40:18 eklenmiş ve 1306 kez görüntülenmiştir.
İbrahim Güleroğlu

Osmanlı Devleti’nde hiçbir zaman büyük bir soykırım olmamıştır. Olmamasının sebebi bir arada yaşama kültürünün çok gelişmiş olmasıdır. Osmanlılık zihinlere yerleşen bağdır. 

Tarih bilmeyen hakikati heveslerine uymadığı için reddeder. Burada vereceğim örnekleri Osmanlı devleti rol modeldir demek için söylemiyorum. Tarihte hiçbir devlet veya medeniyet dört dörtlük olmamıştır olamaz. Adı üzerinde “fani dünya”. Ama ulaşılan en iyi seviye hangisi derseniz, modern çağı yaşıyor olmamıza rağmen Osmanlıyı aşan yaşanabilecek bir devlet sistemi ve sosyal hayat yoktur derim.

Osmanlı başkenti İstanbul’da (Stinpoli) elli Yahudi cemaati (kahal) ortaya çıkmıştır. İstanbul’un ismi değişmemiştir. İstanbul kelimesi dâhil Roma döneminden kalma isimlerdendir. Hatta Osmanlı devleti bastığı paralarda, fermanlarda Kostantiniyye ismini muhafaza etmiştir. Çoğu padişahın eşi Hristiyandı. Mesela Sultan Orhan İonnis Kantakuzinos’un kızı Theodora ile evliydi. Fatih Sultan Mehmet bir Rum mimarla eşit şartlarda mahkemede yargılanmış ve suçlu bulunmuştur.

 İngiltere ve Fransa koloni imparatorluğu kurmuş, Mağrip Arap medeniyetini, Kızılderilileri, Aborjinleri yok etmiş, Hint kültürünü parçalamış, Afrika, Güney Amerika, Orta doğu, Mısır gibi yerleri sömürmüştür. Hatta Afrika ülkelerinin hemen hemen hepsinin resmi dili ya Fransızca ya da İngilizce olmuştur. Mesela sormak gerekiyor: Brezilyalılar neden Portekizce konuşuyor? Oysa Osmanlı İlber Ortaylının ifadesiyle yerel kültürleri ve küçük halkları ulus çağına taşımıştır. Osmanlı topraklarında yaşayan hiçbir millet yok edilmemiştir. Ne Sırplar Türkçe konuşur ne Bulgarlar, ne Macarlar, ne de Yunanlılar. Mimar Sinan bir Ermeni, Sokullulu Mehmet paşa Boşnak’tır. Londra büyük elçisi Kostaki Musurus Paşa Yunandı. İslam hukukunu yazan Sava Paşa Rumdu.  Meclis-i Mebusanın üçte birinden fazlası gayr-i müslimdir.  Bab-ı Ali bürokrasisinin, Divan-ı Hümayunun çoğu memuru Ermeni, Musevi ve Rumdu. Yahudiler İbranice gazete, Ermeniler kendi harfleriyle roman, şiir ve gazete (Baronyan Agob’un Tadron gazetesi) çıkarıyordu. Mekteb-i Sultani ve Tıbbiye gibi okullarda Rum, Ermeni, Arnavut, Bulgar, Marunî ve Arap öğrenciler bulunuyordu. Yahudiler 15. yüzyıldan çöküşe kadar dinlerini ve dillerini kaybetme tehlikesi görmeden yaşayabilmişlerdir.

 Ermeni ve Rum Patrikleri Cizvit misyonerlerinden şikâyetçidir. Aynı şekilde 19 yüzyılda Protestan ABD’li misyonerleri hükümete sürekli şikâyet ederlerdi. Osmanlı ahalisinden hangi dinden olunursa olsun Batıya karşı bir düşmanlık vardır. ( İ. ORTAYLI, OSMANLI BARIŞI, S. 80)  

Osmanlı devletinde görev yapan 218 vezir ve sadrazam arasında 32’si Arnavut, 12’si Boşnak, 11’i Gürcü, 9’u Abaza, 6’sı Rum, 4’ü Çerkez, yine 4’ü Hırvat, 2’şer Ermeni, İtalyan ve Arap, 1’er Rus, Sırp ve Bulgar bulunuyor. Yaklaşık 30 tanesinin kökeni bilinmiyor.  101 tanesi ise Türk’tür.

Sultan Abdulhamid’in gözdesi, Hariciye Müsteşarı, Maliye bakanı Artin Dadyan Paşa Ermenidir. Yukarıda ismi geçen Kostaki Musurus Londra’da 40 yıl elçilik yapmıştır. Osmanlının dış işlerine bakan kişileri Rum aristokrasisi oluşturur. (age, 140) birinci dünya savaşına giren Osmanlı kabinesinde (ki Ermenilerle de mücadele edilmiştir savaşta) iki Ermeni bakan vardı. Meclis-i mebusanda Suriye’yi temsil eden milletvekili Nikola Nakkaş Efendidir. Konu örneklerle çok fazla uzatılabilir. Anlatmak istediğim geçmişten şimdiki barış çalışmalarına örnekler vardır. Barış içerisinde her halkla yaşayabilmiş bir toplumun yeniden bunları yapması pekte zor olmamalıdır. İzlenilecek yol kendi içimizde zaten vardır.

Burada Bediüzzaman’ın bir sözünü anmamak elde değildir. Bunu aktarmakla birlikte yaşama kültürüne bir İslam bilgininin ne düşündüğünü de görmüş olacağız. “ İş ve sanat başka olduğu için, fasık bir adam güzel çobanlık edebilir. Ayyaş bir adam, ayyaş olmadığı vakitte iyi saat yapabilir. Sanatta maharet ise tercih edilendir.” ( Münazarat, 2012, s. 15)  Gelelim sonuca: çok önemli iki soru sorulmalıdır burada.

1) Ermeni milleti Osmanlının bu hoşgörüsünü nasıl karşılık verdi? Etyen Mahçupyan Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun başdanışmanıdır. Bir Ermeni vatandaşımızdır. Bunu Ermeniler yapabilir mi?

2) İslam’ın hoşgörüsü şimdi nerede? Neden Müslümanlar bu durumlara düştü?    

Diğer yazımda bu soruların cevaplarını arayacağım.

Yorumlar
Adınız :
E-Mail :
Başlık :
Yorumunuz :
Güvenlik :
Değiştir  
Toplam 0 yorum. Tüm yorumları okumak için tıklayın.
Diğer yazıları...
Köşe Yazarları
 ‹ 
 › 
ÇOK OKUNANLAR
SON YORUMLANANLAR
E-Mail Bülten Kaydı
Anket
Size göre Kahramanmaraş'ın en acil sorunu nedir?
Ulaşım
Eğitim
İşsizlik
Konut
Muzen Haber
© Copyright 2013 muzenajans. Tüm hakları saklıdır. Bu site Ziya SOFT haber yazılımı alt yapısı ile yapılmıştır.
GÜNDEM
Kadına Şiddet
Anayasa Haberleri
Trafik Kazaları
Yerel Seçimler
SPOR
Galatasaray
Fenerbahçe
Basketbol Haberleri
Şampiyonlar Ligi
SİYASET
Recep T. Erdoğan
Devlet Bahçeli
Kemal Kılıçdaroğlu
AKP Haberleri
EĞİTİM
Eğitim Haberleri
Eğitim Bakanlığı
A.Ö.L.
Eğitim Portalı
DÜNYA
Avrupa Haberleri
Amerika Gündemi
Suriye İç Savaş
Arakan Meselesi
erotik shop erotik shop erotik shop erotik shop erotik shop erotik shop erotik shop istanbul escort