
Ali Şeriati, sömürüye karşı Batının kültürel değerlerini ve kalıplarını reddedip kendi köklerine ve kültürel değerlerine geri dönmeyi Müslümanlara önerir. Ona göre batı sömürgeciliğinin kültürel, siyasi ve ekonomik saldırılarına karşı tepki gösteren, direnen bütün hareketlerin başında ilerici ve bilinçli İslam âlimleri vardır. (BİZ VE İKBAL, 2013, S. 75)
Özellikle Kuzey Afrika ülkelerinde Fransız sömürüsüne karşı cesurca mücadeleler yapılmıştır. Dikkat edilirse Kuzey Afrika ülkeleri dedim. Fransa Afrika kıtasında birçok sömürüye sahip olsa da Kuzey ülkeleri direniş göstermiştir. Çünkü Müslümanların Batı kültür ve medeniyetine karşı direnmelerinin nedeni Şeriati’ye göre sağlam bir kültürel ve manevi alt yapıya sahip olmaları ve onu korumaya çalışmalarıydı. Çünkü İslam sair dinler gibi sadece ruhi ve ahlaki bir kültür değildir. Sosyal, siyasi ve sorumluluk doğuran bir yapısı da vardır. Dolayısıyla bir Müslüman’ın gevşeklik, kölelik, siyasi zillet ve uyuşukluk içinde kalması düşünülemez. (s.69)
Fransa’daki olaya bir de bu açıdan bakmak gerekir. Neredeyse yüzyıllardır sömürülen, katledilen, tecavüze uğrayan vs bir yapının intikam duygusuna girmesi doğaldır. Yaşanan şu günlerde tüm dünya Fransız olmuşken, İslam ülkelerinde yaşanan sessiz katliamlara da tüm dünya Fransız kalmıştı.
Bir Müslüman’ın İslam adına yapacağı en iyi hizmet İslam’ı yaşamaktır. Şiddet geçmişten miras aldığımız bir olgu değildir. Pasif direniş çokça yapıcı ve şiddete göre daha etkilidir. Düşünen ve sivil itaatsizlik kabuğuna giren Müslüman birey emperyalizme darbeyi vurmuş demektir. Şeriati’nin deyişi ile şaklabanlık yapmayacaktır. Zenginliklerini ve değerli madenlerini sömürmeye gelen beyaz vahşi insana gereken cevabı sakince ama etkili vermiş olacaklardır. Bu konuda ilham alacağımız Müslüman bilgin ve liderlerin sayısı pek çoktur. Muhammed İkbal, Bediüzzaman gibi…