''Derviş gibi görünen berduş olmaktansa,
Berduş gibi görünen derviş ol! ya da Hiç ol! ''
Merhaba dostlar.
Gönülden geçeni dile dökmesek de olur. Dile dökmezsek olur değil. Dökmesek de olur. Bugün 3 Kasım 2017, günlerden ''CUMA'' ve saat 10 suları. Yaklaşık 200 küsur ''HAYIRLI CUMALAR'' mesajı aldım. Bunun aşağı yukarı 170-180 i otomatik mesaj. E geriye kalan 30-40 mesajda otomatik kalıbı birebirden atılmış mesaj. Hemen bir soru; o mesajın yazılıp gönderilmesi ve alınıp okunulması zaman dilimi minimum 40 saniye ise ve iletiyi gönderen kişi o ileti kadar iletiyi gönderdiği kişiye bir dua etmiyorsa ortada bir samimiyetsizlik ya da gösteriş ya da alan hakimiyet çabası ya da şu ya da bu ya da falan ya da filan; hasılı 'ben varım' , 'ben' kaygısı var demektir. Bu bireyde bu iken topluma neye mal olacağını kestiremiyorum. Yani otobüste tanıdık bir yaşlıya yer vermek diğer türlü yer vermemek gibi. Ve maalesef bunun için toplum mühendisi ya da sosyolog olmaya gerek yok. Yani bu iletiler birleştirmiyor uzaklaştırıyor. Birleştirici unsur değil çünkü içinde enerji yok; insanın insana teması yok. Can cana değmeli; gönül gönüle tesirli olmalı. Toplu mesaj atma durumunda olan topluma mal olmuş kişileri bu duruma dahil etmiyorum. Hasılı Kabe önünde özçekimi Kabe'yi öze kabullendirmekten önceye almışız.Yöneliş kaygımız olmalı durum kaygımız değil.Gelin mesaj geleneğinde boğulmayalım.1000 yapay eylemde bulunmaktan ziyade ; bir samimi ,içten , vazgeçme pahasına bir eylemde bulunmayı yeğleyelim.
Düz yol kahramanlığı beyhudedir! Gelin yokuşta şikayetçi olmayanlardan olmaya talip olalım. Asıl ve usül de; işin aslını ayak altı yaparak istediğimiz kadar usulü güzel dizayn edelim, elimize bir şey geçmez.
İddia ispat gerektirir. Slogan; sloganı atanın attığı sloganın altını dolduranların hakkıdır.
Hakka girmeyelim! Hak'a erelim!
Ya da bir kenarda eylemsizliğin altını tam dolduralım.
Selam ve dua ile..