Darbeciler ve teröristler oksijeni asla keşfedemediler. Onlar sadece kan, barut, pislik, çöplük kokusuyla beslenirler. Onların faydalıyla, hayırlıyla, insanlıkla alakaları yoktur. Onların şeytanlıkla, kaosla, cinayetle dostlukları vardır.

  Darbecilerin silahlarından korkan, pısırık ve sahtekâr demokrasi tüccarları da eksik olmaz. Onlara göre dün gece ezan ve sela okunması dini satmakmış, Erdoğan’ın koyunu olmakmış. Tabi John Dündar ne derse hemen tuti kuşu gibi çıkıp öterler. Ancak koyun dedikleri halk tankların önünde durmasaydı, helikopterden açılan kurşunlara hedef olmasaydı, darbenin önüne geçmeseydi twitter’dan ahkâm kesemeyeceklerini bilemeyecek kadar ahmak olduklarının farkına varamazlar.

 Bu güruh yaşananların darbe olmadığını, Erdoğan’ın başkanlık yolunu açan oyunlar olduğunu söyleyecek kadar dar görüşlü, darbe sevicilerdir. Öyle ya darbeye dur diyecek kadar özgür fikirli olamadıklarına göre darbeci değilde nedir bu güruh? TBMM ve Erdoğan’ın kaldığı otel bombalanmış, MİT, Genelkurmay, TRT ve köprüler kuşatılmış, halka tepeden helikopterler kurşun yağdırmakta ancak gel gör ki bu bir oyun bu güruha göre. Buna oyun denmez. Buna sizin yüreksiz, demokrasi tüccarı olduğunuz adı denilmeli. Yunanistan’a kaçan darbecileri iade eden Yunanlı dostlarımız, kardeşlerimiz kadar yürekli olamadınız. Bunu söylerken onları küçümsemiyorum. Darbecilere dışarıdan bir ülke olarak “darbeci” diyecek kadar yürekliler.

   Öte yandan darbe diyememelerindeki sebep kronik bir hastalıktır. Çünkü ülkemizde her on yılda bir darbe veya darbe teşebbüsü oluyor. En son 2007’de teşebbüs olmuştu. Geçmişte kalan talihsiz darbelerde liderlerimiz ya idam edilirdi ya hapsedilirdi. Bu girişimde Erdoğan hala ayakta ve halk canı pahasına onu desteklemekte diye darbe diyemiyorlar. Şayet Erdoğan otelde öldürülmüş olsaydı belki darbe diyebilirlerdi. Bu olaylar akl-ı selime göstermiştir ki Türkiye eski Türkiye değildir. Millet bu adi darbe girişimiyle tek yürek, tek bilek olmuştur. Birliğimiz daha da güçlenmiş ve güçlenecektir. Bu olay bize omuz omuza durmanın önemini göstermiştir. Cenab-ı Hak vatan, millet, insanlık sevdası olmayan bu demokrasi ve özgürlük tüccarlarından bizleri korusun.

  Bir ayrıntıya daha dikkat etmek istiyorum. Gezi olaylarında sol ağırlıklı kesimlerin eylemlerinde tahrip edilmeyen kamu malı kalmamıştı. Önüne gelen her polis, itfaiye, belediye otobüsü, ambulans araçlarını yakmış, ATM ve bankaları yağmalamışlardı. Ülkemizde yapılan yaygın ayrıma göre sağ kesim 15 Temmuz’da yaşananlarda ne yaktı ne yıktı ne de yağmaladı. Her zaman dediğimiz gibi bir devrimden yana değiliz, zira devrim kanlı olur. Biz inşa ve ihyadan yanayız, zira yaşatmakla olur.  

  Fetoş Gülen’e ve uyutulmuş taklitçilerine gelince zalimler için yaşasın cehennem. Pkk’dan farkı olmayan bu güruh için yaşasın ebedi azap. Yaşasın halkın tankın paletlerine karşı duran yüreği, yaşasın demokrasi ve özgürlük için çırpınan halkın fedakârlığı. Yerin dibine girsin bu fedakârlığa maskaralık diyen demokrasi tüccarları. Bir kez daha korkaklığınızı, sahtekârlığınızı, fikirlerinizin insanlığa hayır getirmeyeceğini gösterdiğiniz için teşekkürler.